Ece Sultan Türbesi

3 dakika
Yorum bırakın

Cide, Karadeniz’in kıyısında yer alan ve ne zaman, kimler tarafından kurulduğu tam olarak bilinmeyen bir kasabadır. Denize kıyısı olmasına rağmen, tarih boyunca sadece denizle değil, ormanları, tarımı ve zanaatıyla da önemli bir merkez olmuştur.

Osmanlı döneminde özellikle Gideros ve Cide İskelesi, donanmanın ağaç ihtiyacının karşılanmasında kritik rol oynamıştır. Sarayın yakacak ihtiyacı, kestane ve orman ürünleri buradan sağlanmıştır. 1248/1833 tarihli bir belgede, Hasan Çelebi Oğlu Halil Ağa’nın Cide Ayanlığı yanında “Fırtateyn-i Hümayun Nazırı” unvanına sahip olduğu ve donanmaya firkateyn yapmaya memur edildiği görülmektedir.

  1. yüzyılda Cide, ağaç ve orman işçiliği, deniz ticareti ve özellikle dokumacılıkla en parlak dönemini yaşamıştır. “Cide Bezi” adı verilen keten bez, yöre genç kızlarının çeyiz sandıklarının vazgeçilmeziydi. Ancak yasaklar ve rekabet nedeniyle zamanla Şile Bezi popüler olmuş ve Cide Bezi unutulmuştur.

Cide’nin Usta Kasabası

Cide’nin diğer kasabalardan ayrılan en önemli özelliği, buradan ustalar yetişmesiydi. Marangoz, taşçı, demirci, kalaycı ve gemici gibi mesleklerdeki ustalar, köy köy dolaşarak veya Osmanlı donanması için çalışarak geçimlerini sağlıyordu. Karadeniz’deki kalelerin tahkimatı sırasında birçok Cideli usta bölgeden alınmış, çoğu geri dönememiştir.

Peki, bu ustalar nasıl yetişiyordu? Bunun cevabı Ece Zaviyesindedir.

Ece Zaviyesi ve Ahilik

Ece Zaviyesi, Ece Köyü ile Cici Köyü arasındaki dere boyunca kurulmuş bir Ahi zaviyesiydi.

  • Usta-çırak ilişkisiyle yeni nesil ustalar yetiştiriliyordu.
  • Köylerin su, yol ve ortak alan ihtiyaçları karşılanıyordu.
  • Tekke kültürü etrafında dükkânlar ve yerleşimler oluşuyordu.

Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde esnaf ve zanaatkârları bir araya getiren, hem mesleki hem ahlaki eğitim veren bir örgüttü. Kurucusu Ahi Evran, Anadolu’da şehir ve kasabalarda teşkilatlanmayı sağlamış, disiplinli bir sistemle meslek sahiplerini yetiştirmiştir. Ahilik, Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşmasında da önemli rol oynamıştır.

Ece Sultan’ın Cide’ye Gelişi ve Etkisi

1300’lü yılların başında Cide’ye gelen Ece Sultan, din bilgisi, mesleki yetkinliği ve ikna kabiliyeti ile kısa sürede ön plana çıkmıştır. Başlangıçta sadece dini konularda danışılan bir kişi iken, kısa süre içinde:

  • Marangozluk, taş işçiliği, dericilik, tarım ve dokumacılıkta uzmanlaşmış,
  • Çevresindeki gençleri Ahi geleneğine uygun olarak yetiştirmiş,
  • Köylerde ve kasabada sosyal düzeni sağlamış,
  • Tekke kültürünü Cide’ye taşımıştır.

Ece Sultan, Anadolu’yu Türkleştirme ve İslamiyet’i yayma görevini büyük bir özveriyle yerine getirmiştir. İlçedeki yabancı nüfus diğer bölgelerle kıyaslandığında çok azdır; bunda Ece Sultan’ın etkisi büyüktür.

Cide’de Ekonomi ve Zanaat

Ece Sultan’ın etkisiyle yetişen ustalar, Cide ve çevresinde:

  • Tarım ve hayvancılık,
  • Dokumacılık ve “Cide Bezi” üretimi,
  • Ağaç işçiliği, şimşir kaşık ve ev araçları,
  • Gemicilik, tekne ve sandal yapımı,
  • Demircilik ve kalaycılık,

gibi alanlarda üstün başarı göstermiştir. Bu ürünler çevre il ve ilçelere, hatta İstanbul ve Kırım’a kadar ulaştırılmıştır.

Ece Sultan’ın Mirası

Ece Sultan, vefatından sonra da mirasını sürdürmüş ve onun izinden giden Ahiler, 18. yüzyıla kadar Cide’de düzeni, ustalığı ve kültürü korumuşlardır. Osmanlı arşivleri, Ece Zaviyesi’nin köydeki ekonomik ve sosyal etkisini belgelerle ortaya koymaktadır.

Bugün, Cide’deki evler, yollar ve bazı taş ve ahşap yapılar, Ece Sultan ve Ahilerin mirasıdır. Onun çabaları sayesinde Cide, Anadolu’nun önemli zanaat ve ticaret merkezlerinden biri olmuştur.

Yorumunuzu bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar işaretlenmiştir *